9 Haziran 2016 Perşembe

BAŞBAKAN ALİ FETHİ BEY’İN ŞEYH SAİD AYAKLANMASINI DEĞERLENDİRMESİ

BAŞBAKAN ALİ FETHİ BEY’İN DEĞERLENDİRMESİ
24 Subat 1925 tarihinde toplanan TBMM Genel
Kurulu’nda, Basbakan Ali Fethi bey [Okyar], Seyh Said
ayaklanmasına iliskin ayrıntılı açıklamalarda bulundu.
Basbakan konusmasında; “Naksibendi Seyhlerinden Seyh
Said’in emriyle 13 Subat 1925 günü isyanın fiilen Piran’da
baslamasıyla birlikte, asiler tarafından telgraf hatlarının
tutulduğunu, hapishanelerin basıldığını, Genç, Çabakcur,
Hani ve Palu’da hükümet konaklarına hücum edilerek
jandarmaların esir alındığını, ‘Sallallahu Muhammed!
Teslim! Teslim!’ nidalarıyla askeri müfrezelere saldırılar
düzenlendiğini, bu mıntıkayı ele geçiren asilerin 23 Subat
günü Elaziz vilayet merkezine kadar ilerlediklerini, her
taraftan yardım görmek suretiyle kuvvetlenen asilerin
karsısında tutunamayan müfrezelerin geri çekilmeye
mecbur olduklarını” ifade ederek, ayaklanmanın askeri
safahati hakkında ayrıntılı bilgi vermesini müteakip, ele
geçirilen birtakım belgeleri açıkladı ve “hilafetçiliğin,
seriatçılığın isyanın emelinde yattığıni” açık bir sekilde
beyan etti.Başbakan ayrıca; “vesikalardan birinde, hilafet, seriat veSultan Abdülhamid’in oğullarindan birinin saltanatını
temin etmek”ten söz edildiğini ifade ederek, aynı tarzda,
“din propagandasına ve seriatin geri getirilmesi ilkesine
dayanan kampanya” hakkında bilgi verdi. Anlasılıyordu ki,
Şeyh Said güçlerinden ele geçirilen birtakım mektuplar ile
bölgede dağıtılan beyannameler, hükümete intikal
ettirilmisti. Basbakan söyle devam etti: “Beyannamelerin
birinde; ‘din mahvoluyor, İslamiyet’in mahvına yürünüyor,
dinin yasatılması ve muhafazasına Allah tarafından Seyh
Said memur edilmistir’ denilmis ve Seyh Said’e Mehdi
süsü verilmistir.”(18)
Seyh Said hareketinin bir irticai ayaklanma olduğu
görüsünü, elindeki belgelere dayanarak TBMM
kürsüsünden kamuoyuna resmen ilan eden Basbakan’in,
aynı konusmasında; “ötede beride dolastıkları isitilen
kanunen yakalanamayan tanınmış Kürtçü zevat tarafından
fiiliyata tesvik vardır” diyerek, “Kürtçü kıskırtma”dan söz
etmesi ve ayaklanmayı “din perdesi altında Kürtçülük”
olarak addetmesi ise önyargıya dayalı kisisel bir iddiadır.
8 Zira bu iddia, Basbakan’ın elindeki Seyh Said’e ait olan
mektup ve beyannamelerin içeriği ile çelistiği gibi daha
sonra değineceğimiz üzere, Seyh Said ve isyanın diğer
önderlerinin Sark İstiklal Mahkemesi’ndeki savunmaları ile
de tamamiyle tezat teskil etmektedir. Kaldı ki, o dönemde
“Kürtçü” olarak tanınan ve Azadi örgütü yetkililerinden
olan Diyarbekirli Kadri Cemilpasa gibi bazı sahsiyetler,
bırakınız kıskırtıcılık yapmayı, ayaklanmadan haberlerinin
bile olmadığını yıllar sonra kaleme aldıkları hatıralarında
açık bir sekilde itiraf etmislerdir.(19) Bu konuyu ayrı bir

baslık altında irdeleyeceğiz.
alıntı:cihat kar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder