Seyh Said bu arada, “Emir’ül Mücahidin Muhammed Said
El-Naksibendi”
imzasıyla halka yönelik çesitli
beyannameler
yayınladı. Ayrıca, direnise destek vermeleri
için
Alevi Zaza asiret reisleri, Kürt bey, ağa ve asiret
reisleri
ile Ergani’deki Türk bey ve ağalarına da aynı imza
ile
mektuplar gönderdi ve onları Kemalist yönetime karsı
ortak
mücadeleye davet ederek yardım istedi.
Yayınlanan
beyannamelerden birinde; “Kurulduğu günden
beri
din-i mübini Ahmedi’nin [Hz.Muhammed’in apaçık
dini]
temellerini yıkmaya çalısan Türk Cumhuriyeti Reisi
Mustafa
Kemal ve arkadaslarının, Kur’an’ın ahkamına
aykırı
hareket ederek, Allah ve peygamberi inkar ettikleri
ve
Halife-i islam’ı sürdükleri için, gayri mesru olan bu
idarenin
yıkılmasının bütün islamlar üzerinde farz olduğu,
Cumhuriyetin
basında bulunanların ve Cumhuriyete tabi
olanların
mal ve canlarının seriat-ı garrayi Ahmediyye’ye
[Hazreti
Muhammed’in seriatı] göre helal olduğu...”(11)
hususlarına
yer veriliyordu.
Bir
baska beyannamede de; “Hilafetsiz Müslümanlık
olmaz!
Halife memleketten çıkarılamaz! simdiki hükümet
mütemadiyen
dinsizlik nesretmektedir. Kadınlar çıplaktır.
Mekteplerde
dinsizlik ilerliyor...”(12) seklinde ifadeler yer
alıyordu.
Seyh Said, Urfa’daki izoli Kürt asireti
reisi Bozan Ağa’ya
gönderdiği
mektupta; “1300 seneden beri Cenabı Hakk’ın
Peygamber
Efendimizi göndermekle nesir ve tebliğ ettiği
dinimizi
imhaya çalısanlara karsı harp ilan ettim. Bunda
bana
yardım edilmezse, cümlece mahvoluruz!”(13)
diyordu.
Ancak İzoli asiretinden yardım alamadı.
7
Seyh Said, yine Urfa’daki Milli asireti
reisi Halil Beg’e
gönderdiği
mektupta; “Simdiki hükümet İslam Hilafetini,
Saltanatı,
mesihatı İslamiye’yi [Seyhülislam Makamı] ve
ilim
medreselerini ilga etmis, Evkaf Nezaretini [Vakıflar
Bakanlığı]
kafirlik maarifine ilca etmis[çevirmis], kadınlık
mesturunu[örtünme]
kaldırmıs, zinayı ve içki içilmesini,
kadınların
yabancılarla dans yapmasını mübah kılmıs, bu
gibi
fuhsiyata mahsus mesela dans salonu, tiyatro, sinema,
bar
ve umumhane gibi genis binalar insa etmisler,
Allah ve
Resulünün
dini olan dinimizle istihza[alay] etmekte
bulunmuslar,
onların namına olarak ahkamı İslamiyeyi
tahkir
ve İslamiyetin esaslarını değistirmisler, erkanı
sarsmıslar,
dine karşı ve bu din erbabına karsı ilan-ı harp
eylemisler.
Allahü Taala din ve Seriatın intikamını almaya
baslamıstır..
himmetinizden muavenet talebinde
bulunuyorum,
bütün asiretlerinize bildiriniz.”(14) diyordu.
Milli
asireti de destek vermedi.
Seyh Said, Varto’daki Alevi Zaza olan Hormek asireti
reisleri
Halil, Veli ve Haydar Ağalara gönderdiği mektupta
da
söyle yazıyordu:
“Din-i
mübini Ahmedi’yi, kafir olan Mustafa Kemal’in
yedi
zulmünden tahlis etmek[kurtarmak] gazası niyetiyle
susar’a hareket edildi. Bu gaza ve cihadın mezhep ve
tarikat
tefrik edilmeden, ‘Lailahe illallah Muhammedün
Resulüllah’
diyen bütün İslam muvahhidleri üzerinde farz
olduğundan,
büyük bir gayret ve secaat sahibi olan
Müslüman
asiretinizin de seriat-ı garrayi Ahmediyye’ye ve
bu
cihad-ı ekbere itba’ edeceğinize itimadım berkemaldir.
Ya
eyyühel-ensar, dinimizi ve namusumuzu bu
mülhidlerin[imansızların]
elinden kurtaralım, size
istediğiniz
yerleri verelim. Bu dinsiz hükümet bizi de
kendisi
gibi dinsiz yapacaktır.
Bunlarla
cihad farzdır.”(15) Ne yazık ki Hormek asireti de
Seyh Said’e destek vermedi, bilakis devlet güçleri
ile
birlesti.
Öte
yandan, Dersim Mebusu ve Alevi Zaza olan Hasan
Hayri
Efendi, Seyh Said’in Elaziz Cephesi Kumandanı
olarak
görevlendirdiği Seyh Serif ile dayanısma içerisine
girdi.
Elaziz’de Seyh Serif ile birlikte hazırladığı ortak bir
mektup,
06 Mart 1925’te Dersim’deki tüm asiret
reislerine
gönderildi.(16) Seyh Said’in diğer mektuplarında
da
benzer görüsler yer almaktadır. “Kürt” isminin dahi
geçmediği
söz konusu mektup ve beyannameler, direnisi
sahiplenmek
isteyen Kürt siyasi çevrelerince ileri sürülen
“Şeyh
Said Kürtlük ve Kürdistan için ayaklandı” önündeki
iddiaları
tümüyle çürütmektedir
SIKI
YÖNETİMİN İLANI
Seyh Said önderliğindeki Zaza ayaklanması, 13 Subat
1925
tarihinde
Piran’da baslayıp, ardından tüm Sünni Zaza
yerlesim
birimlerine yayılırken, Ankara’da 21 Subat 1925
akşamı,
Basbakan Ali Fethi Bey [Okyar], TBMM Baskanı
Kazım
Bey [Özalp] ve CHF[CHP] Genel Baskan Vekili
İsmet Pasa [inönü], M.Kemal Pasa’nın
[Atatürk]
baskanlığında
isyan hareketini görüsmek üzere Çankaya
Köskü’nde
toplandılar. Bilahare, aynı gece Bakanlar
Kurulu
M.Kemal’in baskanlığında toplanarak bölgede
sıkıyönetımin
ilan edilmesi yönünde karar aldı.
Basbakan
Ali Fethi Bey imzası ile TBMM Baskanlığına
gönderilen
21 Subat 1925 tarihli yazı söyle idi:
“Ergani
vilayetinin bir kısmında devletin silahlı
kuvvetlerine
karsı meydana gelen isyan, Diyarbekir,
Elaziz,
Genç vilayetlerine de geçmis ve genislemeye
müsait
görünmüs olduğundan; Mus, Ergani, Dersim,
Diyarbekir,
Elaziz, Genç, Siverek, Mardin, Urfa, Siirt,
Bitlis,
Van, Hakkari vilayetleriyle Erzurum vilayetinin
Kığı
ve Hınıs kazalarında bir ay müddetle örfi idare
[sıkıyönetim]
ilan edilmistir. Anayasanın 86’ncı maddesi
gereğince
keyfiyeti yüksek Meclis’in tasdikine arz
eylerim.”(17)
Hükümetin
sıkıyönetim ilan ettiği yerlesim birimlerinden
Mardin,
Urfa, Van ve Hakkari gibi sınır illerinde Zazalar
yasamıyorlardı.
Nitekim, direnis süresince bu illerde
herhangi
bir kıpırdanma da olmamıstı. Mus, Siirt ve Bitlis
illerinde
ise sadece birer ilçede (Varto, Baykan, Mutki)
Zazalar
mukimdiler. Hükümet, Kürt, Arap, Süryani ve
Yezidilerin
yerlesik bulundukları söz konusu sınır illerini
(Mardin,
Urfa, Van, Hakkari) sıkıyönetim kapsamına
almakla,
Zaza bölgesine Suriye, Irak ve Iran’dan
gelebileceğini
düsündügü olası silah yardımını alınacak
tedbirlerle
önlemeyi amaçlamıstı.
alıntı:cihat kar
alıntı:cihat kar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder