9 Haziran 2016 Perşembe

PiRAN’DA iSYAN KIVILCIMI
Piran hadisesinden iki hafta önce, 1925 Ocak ayı
sonlarında, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Erzurum
Milletvekili Ziyaeddin Efendi, TBMM kürsüsünde,
iktidardaki CHF’nin icraatlarına ağır elestirerek
yönelterek; “Yeniliğin isret, dans, plaj sefasından baska bir
sey ifade etmediğini, fuhusun arttığını, Müslüman
kadınların edeplerini kaybetme yolunda olduklarını,
sarhosluğun himaye, hatta tesvik olunduğunu, en
önemlisi dini duyguların rencide edildiğini, yeni rejimin
sadece ahlaksızlık getirdiğini, rezil bir yönetimin
memleketi çamurların içine sürüklediğini”(8) ilan
ediyordu.
Kemalist iktidarın uygulamalarından ve devrimlerinden
rahatsızlık duyan muhafazakar çevreler, yönetim
aleyhinde, Ankara’dan Anadolu’nun en ücra köselerine
kadar seslerini yükseltmeye baslamıslardı. Orta, Kuzey ve
Doğu Anadolu’nun birçok yerinde, özellikle Sünni kesimin
inanç önderleri, verdikleri vaazlarda, halkı yönetime
muhalefet etmeye çağırıyorlardı.
Sünni Zaza halkı üzerinde oldukça etkili bir konumda
bulunan Seyh Said de, böyle bir ortamda, Naksibendi
tarikatının yaygın olduğu Zaza yerlesim birimlerini tek tek
ziyaret ederek halkı ve müridlerini irsad etmeye baslamıstı.
Palu, Hınıs, Çabakçur, Genç, Lice, Hani üzerinden Piran'a
giderek kardesi Seyh Abdurrahim’in evine misafir olan
Seyh Said, 13 Subat 1925 Cuma günü, Piran camisinde
verdiği vaazda halka söyle sesleniyordu:
“Medreseler kapatıldı. Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı
ve din mektepleri Milli Eğitim’e bağlandı. Gazetelerde
birtakım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye,
peygamberimize dil uzatmaya cüret ediyorlar. Ben
bugün elimden gelse, bizzat dövüsmeye baslar ve dinin
yükseltilmesine gayret ederim.”(9)
Aynı gün, Seyh Said’in maiyetinde yer alan iki mahkumun
teslim olmasını isteyen bir jandarma müfrezesinin talebine
verilen menfi cevabın
ardından, mahkumlarla jandarmalar arasında çıkan
çatısmada, birkaç jandarmanın öldürülmesinin hemen
akabinde, bölgedeki telgraf ve telefon tellerinin kesilmesi
ile birlikte isyan bayrağı kaldırılmıs olur.
Böylece, Seyh Said önderliğindeki Naksibendi Zaza
isyanının Diyarbekir’in Piran köyünde [bugünkü Dicle
ilçesi] tutusan fitili, anında bir kıvılcım gibi çevredeki ilçe,
köy ve mezralara sıçradı. Çok kısa bir süre içerisinde,
Sünni Zaza yerlesim birimlerindeki resmi kurum ve
kuruluslar Seyh Said güçlerince isgal edildi. Zaza valiler,
kaymakamlar, müdürler, yargıçlar ve direnis alanlarındaki
cephe komutanları, bizzat Seyh Said’in emriyle atandı.
Seyh Said ayrıca, uyulması gereken kuralları
içeren bir de yönerge hazırladı.
alıntı:cihat kar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder